Su Ayak İzi Nedir? Nasıl Hesaplanır?

Su Ayak İzi Nedir? Nasıl Hesaplanır?

Dünya’nın masmavi görüntüsü ve yeryüzünün yaklaşık %70’ini su kaynaklarının oluşturuyor olması, bize asla susuz kalmayacakmışız gibi hissettiriyor olabilir. Ama aslında su kıtlığı, çok uzak olduğumuz bir ihtimal değil. Mavi gezegendeki su kaynaklarının sadece %2,5’i içilebilir durumda.


Su kıtlığı, bugün bazı ülkeler için gelecekteki bir tehlikeyken pek çok ülkeninse güncel gerçeği. UNICEF, 2017 yılında yayımladığı bir raporda dünyada milyonlarca çocuğun su kriziyle mücadele ettiğini, 2040 yılına gelindiğinde 600 milyon çocuğun ciddi bir su kriziyle karşı karşıya kalabileceğini vurguluyor. İstatistiklerin çizdiği bu tabloyu elimine etmek, Dünya’yı herkes için daha adil ve yaşanabilir bir hâle getirmek için ciddi tedbirler almak gerekiyor. Öncesinde ise “Her gün ne kadar suyu, hangi amaçlarla harcıyoruz? Nerede, ne kadar su tasarrufu sağlayabiliriz?” gibi soruların yanıtları bilmek önem kazanıyor. Peki ama nasıl? 


Su ayak izi, içilebilir tatlı su kaynaklarının korunması kapsamında geliştirilmiş bir kavram. Su kaynaklarının nerelerde, ne amaçla ve ne kadar kullanıldığını tespit etmek için kullanılıyor. Su ayak izi hesaplamada toplumun tüketim, beslenme, hijyen gibi alışkanlıklarıyla ilgili detaylı verilerden yola çıkarak su tüketim alışkanlıkları tespit ediliyor. “Su ayak izi nedir, nasıl hesaplanır?” diye merak ediyorsanız detaylı açıklamaları bu içeriğimizde bulabilirsiniz.


Su Ayak İzi Nedir?

Su ayak izi, kullandığımız ürünler ve aldığımız hizmetler için harcanan su miktarını tanımlar. Bir ailenin, şehrin ya da ülkenin su ayak izinin hesaplanması için birim zamandaki tüketim alışkanlıkları incelenir. Bir hafta içerisinde arabamızı kaç kez yıkadığımız, ne kadar sebze ve et tükettiğimiz, ayda kaç kez giyim alışverişi yaptığımız gibi veriler bir araya getirilir. Peki, ürün ya da hizmet alma alışkanlıklarımız neden bu kadar önemli?


Ekonomik açıdan tasarrufa ihtiyaç duyduğumuzda harcama alışkanlıklarımızı gözden geçirir ve gereksiz harcamalarımızı tespit ederiz. Böylece bu harcamaların önüne geçebilir, sadece zorunlu ihtiyaçlarımızı karşılayarak paramızın kalanıyla birikim yapabiliriz. Konu kısıtlı kaynaklar olduğunda su en hayati kaynaklardan biri olarak yer alır. Çünkü su olmazsa canlılık ve hayat da olmaz. İçilebilir su kaynaklarının tükenme riski düşünülürse gelecek nesillerin su kıtlığıyla karşılaşmaması için bu konuda da mutlaka tasarruf tedbirleri almamız gerektiği açıkça görülür. Bunun içinse tıpkı ekonomik tasarruf örneğinde olduğu gibi önce harcama alışkanlıklarımızı bilmemiz ve bunları zorunlu ya da isteğe bağlı harcamalar şeklinde sınıflandırmamız gerekir.


Su kullanım alışkanlıklarımızın tespiti oldukça zor olabilir çünkü tabağımızdaki domatesin yetişme sürecinden üzerimizdeki gömleğin üretimine, hizmet aldığımız herhangi bir şirketin varlığını sürdürebilmesine kadar her alanda su tüketilir. Yemek yediğimizde, gömlek satın aldığımızda veya bir restoranda yemek yediğimizde doğrudan kullandığımız suya ek dolaylı olarak da su tüketiyoruz demektir. Su ayak izi kavramı, tam da bu yüzden çok önemlidir. Tüm bu alışkanlıklarımızı ölçer ve bize doğrudan ya da dolaylı yollardan ne kadar su tükettiğimizi gösterir. Böylece nereden, nasıl tasarruf edebileceğimizi daha doğru tespit edebiliriz. 


Bir ailenin su ayak izi hesaplandığında yapılacak tasarruf göze çok küçük görünebilir. Ulusal ve küresel boyutlardaki su ayak izi örneklerine bakıldığında ise su kaynakları konusunda ne kadar savurgan olduğumuz gerçeğiyle yüzleşiriz. Pet şişelerdeki yarım litre suyu içtiğimizde sadece yarım litre su tükettiğimizi sanırız ama sadece o pet şişenin üretim aşamasında yaklaşık 3 ila 5 litre arasında su harcanır. 1 kg kahve üretiminde yaklaşık 21.000 litre, giyim sektöründe kullanılan 1 kg pamuk içinse yaklaşık 10.800 litre su tüketilir. Eğer tüm dünyadaki hızlı tüketim çılgınlığına kapılırsak onlarca yıl içerisinde su bizim için ulaşılması zor bir kaynak olmaya başlayabilir. 


Su Ayak İzi Hesaplama

Aldığımız ürünler ve kullandığımız hizmetlerin hazırlanma aşamalarında tüketilen su miktarı, dolaylı su ayak izini gösterir. Diş fırçalama, duş alma, çamaşır yıkama gibi rutinlerimizin sıklığı ise doğrudan su ayak izimizi belirler. Bireysel anlamda su ayak izinin hesaplanması zordur çünkü aynı evde yaşayan bireyler arasındaki besin dağılımı, duşta kalma süresi, çamaşır-bulaşık çıkarma sıklığı farklı olabilir. Yine de tahmini rakamlar üzerinden ortalama sonuçlar alınabilir ve tasarrufa gidilebilir.


Ülkeler içinse bu hesaplamalar daha kolay yapılır. Bir ülkedeki tarımsal, hayvansal ve endüstriyel ürünlerin üretiminde harcananın yanı sıra evsel tüketimde kullanılan suyun da miktarıyla ilgili verileri toplamak mümkündür. Bununla birlikte su ayak izinin belirlenmesinde dört farklı faktörün de etkisi bulunur. Bir ülkedeki tüketim hacmi (alım gücü), tüketim modeli (yüksek et tüketimi, sebze-meyve alışkanlıkları vb.), iklim değişkenliği ve tarımsal uygulamalardan alınan verim su ayak izini etkileyen faktörlerdir. Tüm bunların ışığında yapılan hesaplamalardan sonra bir ülkenin nerelerde, ne kadar su tükettiği belirlenir.


Ülkelerin su ayak izinin hesaplanması, mevcut su kaynaklarının ömrünün anlaşılmasına da yardımcı olur. Örneğin Türkiye’nin 1996-2005 yılları arasındaki su ayak izi, kişi başı yıllık 1.648 m³ olarak hesaplanmıştır. 2006-2011 yılları arasında ise bu miktar 1.977 m³’e çıkmış. Türkiye’nin sahip olduğu su kaynaklarını bu hızda tüketmesi hâlinde 2030’lu yıllarda bir su krizi yaşayabileceği öngörülmektedir.


Su Ayak İzi Bileşenleri: Mavi Su Ayak İzi, Gri Su Ayak İzi, Yeşil Su Ayak İzi


Suyun nerelerde, nasıl kullanıldığı kadar hangi kaynaktan kullanıldığı da önemli. Tatlı su kaynaklarını bu açıdan üç farklı sınıfta değerlendirilir ve her sınıf, bir renkle adlandırılır. “Mavi, yeşil ve gri su ayak izi neyi ifade eder?” sorusunu farklı başlıklar altında kısaca yanıtlayabiliriz.


Mavi Su Ayak İzi Nedir?

Mavi su ayak izi, yüzey ve yeraltı su kaynaklarındaki doğrudan veya dolaylı tüketim miktarını ifade eder. Sürdürülebilirlik açısından en kritik kaynaklar olan nehir, akarsu gibi tatlı su kaynakları bu grupta yer alır. Mavi su ayak izi, genellikle tarımsal faaliyetlerle artar. Tarımın yağış alan bölgelere kaydırılması, ülkelerin mavi su ayak izini düşürebilir.


Yeşil Su Ayak İzi Nedir?

Yeşil su ayak izini oluşturan kaynaklar, tamamen yağmur sularıdır ve genellikle tarımsal faaliyetlerde kullanılır. Bu yağmur suları; yeraltı su kaynaklarına karışmaz, toprağı nemlendirir veya toprak üstünde birikir. Bir bölgenin yeşil su ayak izi yoğunluğu, o bölgedeki yağış miktarına bağlıdır. Bölgenin su ayak izi değerlendirilirken iklimi ve iklimsel değişkenliği göz önünde bulundurulmalıdır.


Gri Su Ayak İzi Nedir?

Bir ülkenin tatlı su kirliliğini gösteren ayak izi rengi, gridir. Üretimin tatlı sularda sebep olduğu kirlilik miktarını gösterir. Bir bölgede gri su ayak izi ne kadar yüksekse su kalitesi de o kadar düşüktür.

Mavi Su Ayak İzi ve Gri Su Ayak İzine Detaylı Bakış

WWF’in hazırladığı rapora göre Türkiye’de üretimdeki su ayak izi, yılda 139.6 milyar m³’tür ve bunun %19’unu mavi su ayak izi karşılar. Mavi su ayak izinin en yüksek olduğu ürün, tahıl grubudur. Ardından ise başta şeker pancarı olmak üzere endüstriyel tarım ürünleri gelir. Şeker pancarı, dünyanın birçok ülkesinde üretilir ancak üreticiler arasında mavi su ayak izi en yüksek ülke Türkiye’dir. Bu, şeker pancarı tarımı için seçilen bölgelerde sulanma ihtiyacını olduğunu yani yağmur sularından yeterince faydalanılamadığını gösterir. Kurak ve yarı kurak bölgelerdeki şeker pancarı üretimini kontrol altına almak, mavi su ayak izinin düşürülmesine yardımcı olabilir.

Mavi su ayak izi, bugün sahip olduğumuz ancak yarın kaybedebileceğimiz tatlı su kaynaklarını nasıl kullandığımızı gösterir. Bu kaynakların kıymetini ne kadar bildiğimizin bir göstergesi de gri su ayak izidir. Su ayak izi gri bileşenleri, nüfusun ve endüstriyel faaliyetlerin arttığı yerlerde yükselir çünkü bu bölgelerde tatlı su kaynakları daha kirlidir. Kıymetli su kaynaklarının ve çevrenin korunması için gri su ayak izinin düşürülmesi çok önemlidir.

Sürdürülebilir Su Kullanımının Önemi

Su, canlılığın esaslarından biridir ve doğada muadili yoktur. Su olmazsa bitki ve hayvan türleriyle birlikte insan yaşamı da son bulur. Sondan önce ise insanlık; besin kıtlığı, kuraklık, aşırı sıcaklar, salgın hastalıklar, su uğruna yapılan şiddetli savaşlarla çevrili sancılı bir süreçten geçmek zorunda kalır. Dünya nihayetinde suyun ve yaşamın olmadığı, çorak bir gezegene dönüşür. Bu senaryo, bir felaket filmini hatırlatabilir ancak gerçekleşmesi gayet mümkün. 


Dünya, 4 milyar yıldır su kaybediyor. Pek çok ülke, yıllardır su krizleriyle mücadele ediyor. Bugün bile dünyanın çeşitli yerlerinde milyonlarca insan, içilebilir suya ulaşamadığı için yaşamını yitiriyor. Dünya üzerindeki her bir bireyin, yaşamak için suya muhtaç olduğunu açıkça görmesi ve su kaynaklarını koruması artık sadece gelecek nesiller için değil, bizim için de çok önemli.

Suyumuzu korumak için atacağımız küçük adımlar, zamanda milyonlarca yılı aşıp onlarca neslin yaşamını kurtarabilir. Duşta çok uzun kalmamak, diş fırçalarken musluğu açık bırakmamak, ev veya araba temizliğinde suyu dikkatli kullanmak, bulaşıkları makineye atmadan önce dakikalarca sudan geçirmemek hepimizin alabileceği basit önlemler. Ayrıca üretimdeki su ayak izimizi de mutlaka azaltmamız gerekir. Çevresel sürdürülebilirlik konusunda bilinç kazanarak, tek kullanımlık ya da plastik ürünlerden uzak durarak, hızlı tüketim çılgınlığının bir parçası olmaktan kaçınarak, su kaynaklarımızın kirlenmesini önleyerek doğaya katkı sağlayabiliriz.