Renk Uyumunu Yakalayarak Dekorasyon Yapmak ve Renk Teorisi
Beğenerek satın aldığınız mobilyalar ve aksesuarlarla özenle döşediğiniz evinizde içinize sinmeyen bir şeyler mi var? Yahut tarzınızı yansıtan eşyalarla yeni bir dekorasyon planı oluşturdunuz ama yine de bazı noktalardan emin değil misiniz? Dekorasyon için tercih ettiğiniz renklerde bir sorun olabilir.
Dekorasyon için en şık ve göz alıcı mobilyaları seçseniz bile renk tercihlerini doğru yapmadığınız sürece hayalini kurduğunuz mükemmel görünüme ulaşmanız mümkün olmayabilir.
Peki kusursuz bir dekorasyon gerçekleştirmek için renk tercihini nasıl yapmak gerekir? Yazımızda konuyla ilgili detayları bulabilirsiniz.
Dekorasyonda Renk Uyumu Neden Önemlidir?
Şık, rahatlatıcı ve aynı zamanda enerjik bir dekorasyon gerçekleştirmenin sırrı renk uyumunda saklıdır. Renk uyumu ise birbirine yakışan renklerin bir arada kullanılmasını ifade eder.
Dekorasyonda duvarlardan halılara, mobilyalardan aksesuarlara kadar tek bir rengi ya da tek bir rengin farklı tonlarını kullanmak oldukça durağan, sıkıcı ve hatta bunaltıcı bir ortam meydana getirir. Farklı renkleri sadece sezgisel beğenilerinize göre seçip bir arada kullanmanız ise belirli prensipleri göz önünde bulundurmadığınız sürece kaotik, göz yorucu ve rahatsız edici bir etki yaratabilir.
Dekorasyonda farklı renkleri harmanlayarak uyumlu bir görünüm yakalamak için renk teorisi, renk çemberi ve 60-30-10 kuralı gibi prensipleri bilmeniz gerekir. Bu prensipleri öğrenmek oldukça basit ve kolaydır.
Renk Teorisi Nedir?
Sanat ve bilimin beraber çalışma yürütmesiyle ortaya çıkan renk teorisi temelde hangi renklerin bir araya geldiğinde uyumlu bir görünüm oluşturduğunu açıklayan pratik bir rehberdir. Renk teorisi size dekorasyonda hangi renkleri kullanmanız gerektiğini değil, hangi renkleri bir arada kullanabileceğinizin yolunu gösterir.
Renk teorisi doğrultusunda tarzınızı ya da beğenilerinizi yansıtan renkleri nasıl kombine edeceğinizi öğrenerek dekorasyonda uyumlu görünüm oluşturabilirsiniz.
Renklerin insan psikolojisi üzerinde birtakım etkilerinin bulunduğu bilinir. Dekorasyonda doğru renk kombinleri gerçekleştirmenin de bu yönde etkileri mevcuttur. Yaşam alanlarınıza uyguladığınız renkleri sizde oluşturdukları olumlu etkileri göz önünde bulundurarak seçebilirsiniz.
Ancak bu doğrultuda seçtiğiniz rengin yanına uyumlu olmayan bir renk kullanmanız bu etkiyi tamamen ortadan kaldırabilir. Bazen bu negatif durumu dengeleyici unsur olarak da kullanabilmeniz mümkündür.
Örneğin en dikkat çekici ve canlı renklerden biri olan kırmızı; ortamın havasına enerji, heyecan ve dinamizm katar. Soğuk renkler arasında bulunan ve sakinleştirici etkisiyle bilinen mavinin kırmızının yanında kullanılması kırmızı rengin enerjisini yok edebilir.
Özellikle yapı itibarıyla oldukça baskın olan bu iki rengin dekorasyonda aynı oranlarda kullanılması ise kaotik bir görünüme yol açabilir. Ancak kırmızının, dekorasyondaki etkisini biraz kırarak dengelemek için mavi renkten yardım alınabilir.
Tüm bu örnekleri daha iyi anlamak ve renk teorisini tam anlamıyla kavramak için teorinin temelini oluşturan renk çemberinin ne olduğunu bilmek gerekir.
Renk Çemberi Nedir?
Renk çemberi ünlü fizikçi ve matematikçi Isaac Newton tarafından icat edilmiştir ve amacı renkler arasındaki ilişkiyi göstermektir. Newton’ın renk çemberinin ilham kaynağı prizma deneyidir. Işığın prizmadan geçerken tıpkı gökkuşağındaki gibi renklere ayrıldığını gözlemleyen Newton bu doğrultuda renk çemberini oluşturmuştur.
Renk çemberinde bulunan 12 adet renk; ana renkler, ara renkler ve üçüncül renkler olmak üzere 3 farklı sınıfa ayrılarak yer alır.
Kırmızı, mavi ve sarı ana renklerdir. Bu renklerin ana renk olarak adlandırılmalarının nedeni başka renklerin karışımından değil, tamamen doğada var olan pigmentlerden elde edilmeleridir.
Ara renkler turuncu, yeşil ve mordur. Bu renkler ana renklerin karışımlarından meydana gelir. Turuncu için kırmızı ve sarı, yeşil için sarı ve mavi, mor için kırmızı ve mavi renkleri eşit oranlarda karıştırılır.
Renk çemberinde 6 adet bulunan üçüncül renkler ise ana ve ara renklerin karışımlarından oluşur.
Renk armonisi olarak da adlandırılan renk uyumu farklı şekillerde sağlanır. En çok tercih edilen analog renk armonisidir. Analog renk armonisinde renk çemberinde yan yana bulunan renkler bir arada kullanılarak sakin ve dingin bir hava yaratılır. Sarı-yeşil ve sarı-turuncu uyumunu analog renk armonisine örnek gösterebiliriz.
İkili renk armonisi ise zıtlıklar üzerine kuruludur. Renk çemberinde birbirlerine karşıt konumda bulunan renkler sayesinde ikili renk armonisi oluşturulur. Kontrast ya da tamamlayıcı renkler olarak da adlandırılan bu renkler birbirlerini hem daha parlak gösterirler hem de ön plana çıkarırlar. Örneğin, mavi-turuncu ve kırmızı-yeşil eşleştirmesiyle ikili renk armonisi oluşturulur.
Zıtlıkların kusursuz uyumundan oluşan ikili renk armonisinin dekorasyonda nasıl kullanıldığını ayrıntılı bir şekilde görmek için “Birbirini Tamamlayan Renk Temaları” başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.
Renk armonileri üçlü, dörtlü, ayrılmış tamamlayıcı ve monokrom olmak üzere farklı çeşitlere de sahiptir. Eğer siz de dekorasyonda renk armonisi, yani uyumu yakalamak istiyorsanız hemen bir renk çemberi edinebilirsiniz.
60-30-10 Kuralı
Renk uyumu kapsamında hangi renklerin bir arada kullanılabileceğini öğrendikten sonra sıra, renklerin hangi oranda kullanılması gerektiğini öğrenmeye gelir. Kusursuz bir dekorasyon oluşturmaya yardımcı olan 60-30-10 kuralı da renk kullanım oranlarını gösteren bir formüldür.
Örneğin yatak odanızı dekore edeceksiniz ve bunun için farklı renkleri birlikte kullanmak istiyorsunuz diyelim. Bu kurala göre seçtiğiniz ana rengi %60, ikincil rengi %30, vurgu rengini ise %10 oranında kullanarak ahenkli bir görünüm oluşturabilirsiniz.
Yalnız burada kullanılan ana renk ya da ikincil renk gibi tanımlamalar sizi yanıltmasın! Bu tanımlamaların renk çemberindeki renk sınıflarıyla herhangi bir alakası bulunmamaktadır. Mesela renk çemberinde ara renk olarak sınıflandırılan yeşili %60 oranında kullanarak ana ya da baskın renk yapabilirsiniz.
Dekorasyonda %60 oranında kullanılması gereken ana renk, genellikle mekândaki en görünür nesnelere ve yüzeylere uygulanır. Bu doğrultuda belirlediğiniz ana rengi başta duvarlar olmak üzere koltuk ya da yatak gibi eşyalarda da kullanmanız gerekir.
İkincil renk ise mekânda %30 oranında kullanılır. Bunun için tek bir duvarı bu renge boyayabilir; perde, halı ve berjer gibi eşyaları bu renk doğrultusunda seçebilirsiniz.
Mekânda %10 oranında yer alması gereken vurgu rengi ise ana ve ikincil rengi tamamlama özelliğine sahiptir. Aynı zamanda dekorasyona hareketlilik ve dinamizm kazandıran vurgu rengi aksesuarlar, dekoratif objeler, örtüler ya da yastıklarda kendini gösterir.
Bu kuralı uygularken hayranlık uyandıran bir uyum yakalamak için renk teorisini de göz önünde bulundurmanız gerekir.
Renk seçiminde ve kullanımında desenler ve dokular da büyük rol oynar. Desen, doku ve renklerin bir arada nasıl kullanıldığını öğrenmek için “Dekorasyonda Desenler, Dokular ve Renkler” adlı yazımızdan faydalanabilirsiniz.